child porn bonusu veren HD siteler milf bonusu siteleri deneme Free Sex Bonusu Veren HD Siteler

Akbelen Ormanı’nda Ağaç Katliamı Davası

“`html

Haber: TENZİLE AŞÇI Kamera: ÖZGÜR ŞENGÜL

(MUĞLA) – Muğla’nın Milas ilçesinde yer alan İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda, Limak Holding ve IC Holding’in ortak girişimi YK Enerji, maden sahasını genişletmek amacıyla başlattığı ağaç kesimine karşı bölge halkının açtığı “ÇED muafiyeti” davası, bugün Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde değerlendirildi. Tarafların beyanları alındı ve davaya ilişkin kararın gelecek günlerde verileceği açıklandı.

İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda, YK Enerji’nin gerçekleştirdiği maden projesi nedeniyle başlatılan ağaç kesimlerine yerel halk karşı durmaya devam ediyor. Şirketin, 780 dönümlük alanı kapsayan bu süreçte ağaçların kesilmesiyle ilgili olarak “ÇED muafiyeti” kararına dayanarak açtığı dava, bugünkü duruşmada ele alındı.

Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde düzenlenen duruşmaya, CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan ve CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı da bölge halkına destek vermek amacıyla katıldılar.

Duruşmada, hem davacı hem de davalı tarafın ifadeleri ve talepleri dinlendi. Ayrıca, Muğla Barosu, davaya müdahillik talebinde bulundu.

Sarıca: “Kamu yararı nerede burada?”

Davacı avukat İpek Sarıca, söz konusu projeyle kamu yararının ihlal edildiğine dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sağlıklı bir çevre, yaşam hakkının öncelikli bir gereğidir. Ancak Akbelen için 1955 yılında çıkarılan arama ruhsatıyla başlayan süreç, zamanla kesintilere uğradı. 2005’te alınan ÇED muafiyeti kararı, halkın katılımını ve bilgilendirilmesini zorunlu kılan demokratik bir sürecin dışındadır. 16 Aralık 2024 tarihli yeni yönetmelikle, 2005’teki geçici maddenin yenilendiği ortaya çıktı. Bu değişiklikle, 7 Şubat 1993’ten önce projeleri onaylanmış olanların daha sonrasında ÇED muafiyeti alabileceği belirtildi. Bu durum, 2005 yılındaki ÇED muafiyetinin usul yönünden eksik olduğunu kanıtlamaktadır. 3 Ağustos 2023’de yaşanan 65 bin ağaç kesimi sonrası, hâlâ ÇED muafiyetinin geçerli olduğu iddialarına yanıt arıyoruz. TMMOB Çevre Mühendisleri’nin raporlarına göre, hava kalitesi açısından çok tehlikeli değerler ölçülmüştür. Kısacası burada kamu yararını bulmakta zorlanıyoruz.”

Yorulmaz: “Dinamit patlattıklarında evlerimiz sarsıldı”

Davacılardan Hasan Yorulmaz, projenin tarım ürünlerini olumsuz etkilediğini ifade etti:

“Akbelen’e 400 metre mesafede yaşayıp 24 dönüm zeytinlik işletiyorum. 50 yıllık emeklerim bir yılda yok oldu. Ağaçların kesilmesi ve kamyonların çalışması nedeniyle her yer dumanla kaplandı. Dinamit patlamaları sonucunda evlerimiz sarsıldı. Bu süreçte yaşadıklarımız nedeniyle biz köylüler gerçek bir tehdit altındayız ve adalet talep ediyoruz.”

Yıldırım: “Bizleri insan olarak görmüyorlar”

Davacılardan Mustafa Yıldırım ise yaşadığı sıkıntıları dile getirdi:

“Bu durumdan son derece etkileniyoruz. Evlerimizin üzerine sürekli toz düşüyor ve ağaçlarımız verimsiz hale geldi.”

Saraçoğlu: “Akbelen bir zamanlar cennetti, şimdi cehenneme dönüştü”

Davacı Tuncer Saraçoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“İkizköy’de zeytin bahçem var. Kömür madeni Işıkdere Mahallesi’ne kadar geldi ve orada önemli zararlar oluştu. Yurt dışına tarihi eserlerin kaçırıldığını düşünüyoruz. Geriye yalnızca Akbelen Ormanı kaldı ancak şimdi orası da yok olma tehlikesi altında. Artık orası çöl haline geldi ve zeytin ağaçlarımız tamamen kurudu.”

Demir: “Evlerimiz de çatladı”

Davacı Haydar Demir ise, “Akbelen, evimden 500 metre uzaklıkta. Toz sürüklenmesi nedeniyle evlerimiz çatladı.” dedi.

Çulhan: “Tozdan dolayı hastalıklar arttı”

Davacı Melahat Çulhan, bölgedeki bal üretiminin kaybolduğunu belirterek, “Önceden her yıl 6-7 tır bal üretimi yaparken şimdi hiç bal alamıyoruz. Hepimiz hastalıklarla boğuşuyoruz.” şeklinde konuştu.

Gürceğiz: “Ağaçlarım kurudu”

Davacı Nurettin Gürceğiz, “Suyumuz derinleşti ve ağaçlarım kurudu.” dedi.

Günal: “Akbelen’de yaşamak inanılmaz zor”

Davacı Cafer Günal, “İncir üretimim sıfıra düştü ve bu durumun köylünün hayatını zorlaştırdığını” ifade etti.

Kürüm: “Hukuksuzluklar ortada”

Muğla Barosu adına konuşan avukat Mert Kürüm, “Çevre ve imar hukukunda yaşanan hukuksuzluklar açıktır. Anayasa, herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu güvence altına almıştır.” dedi.

Ayvalı: “ÇED muafiyeti hukuka uygun”

Davalı taraf adına avukat Koray Ayvalı, şirketin faaliyetlerinin yönetmeliklere uygun olduğunu savundu.

Sarıca: “Bu bir avanta değil, kamu yararı için kontrol edilmeli”

Davacı avukat Sarıca, “Projenin gerekliliği ve riskleri net olarak belirlenmeli. Kamu yararı yoksa, mevcut hakları talep etme hakkımızı kaybederiz.” diyerek konuştu.

Şimşek: “Denetimden kaçmıyoruz”

Davalı taraf adına konuşan avukat İbrahim Şimşek, “ÇED muafiyeti, hukuka uygun ve biz denetime tabiyiz.” dedi.

Davanın hakimi, tarafların beyanlarının ardından, kararın ilerleyen günlerde açıklanacağını belirterek duruşmayı sonlandırdı.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir